Oda No : 6

Odama geldim ve cam kenarındaki koltuğa oturdum. Sihirli kelimelerimle Kalona halime döndüm; Metamorphosis Kanatlarım gerildi ve yapışık duran bedenimden ayrılmanın verdiği sevinçle çırpındılar. Kafamı koltuğa yasladım ve rüyalarına dalmış bir çaylağı aradım... Bu iş yeterince uzadı. Artık her şeyin olması gerekti. Odaklanamıyordum. Kısa süre önce bahçe boyunca A-ya ile yürümüştüm. Hah. Benim aptal A-ya'm... Düşmanım olmayı, -çok istediği halde- kollarımın arasında olmaya tercih etti. Nyx'e inancı yüzünden... Onun da beni istediğini bilmesi gururumu yeterince okşuyordu zaten. İç gevezeliğimi sürdürürken karanlık beynimden beni rüyalarına çağıran bir ses duydum. Küçük bir kızın ağlayış sesi gibi duyuluyordu; korkmuş, üzülmüş. Aslında öyle olmadığını ben de biliyordum ama her neyse. Beni rüyalarına davet etmesi oldukça nazik bir davranıştı. Ona küçük bir ödül vereceğim. Elimde olmadan bir kahkaha fırlattım. Zihnimi zihnine bağladım. Ve artık onun rüyalarındaydım.



Okyanusun karşısındaki kumlarda oturuyordu. Beni çağırdığı rüya oldukça toz pembe. Daha da şaşırtıcı olan, bu kızı ben revire götürmüştüm. Siyah-dar kesim elbisenin içinde oldukça hoş görünüyordu. Gerçekten bir kadın gibi. Saçlarını rüzgar yaladı ve beni görünce bir adım geri attı. Tipik rüyalar. Hep böyle başlar zaten. Neferet'le ilk karşılaşmamızda çayırdaydık ve başında papatyadan taç vardı, ne komikl değil mi? Merhaba. dedim sevecen tavır takınmaya çalışarak. Yanına iyice yaklaştım. Ellerini göğsünde birleşmiş, dudaklarında anlamadoğım kelimeler sarf ediyordu. Yüzünü kaplayan saçlarını geri attı ve içi boş hilalini gösterdi. Bir anda yanında belirip onu elinden tuttuğum gibi gökyüzüne çektim.
Şimdi çağırma sırası bende! dedim ve onu kanatlarımın arasında çıplak göğsüme yaslayıp bulutlara, aya kadar yaklaştırdım.


Bulutların arasında güzel bir yer bulduğumda duraksadım. Biliyorum, bulutlar çok saçma. Ama Tsi Sgili'yi bu şekilde ikna ettim. Bulutların arasında biiir.... Herneyse.
Keiko kollarımın arasında büzülüp kalmıştı. Tamam sakinleş, İyisin. dedim ve gerçekten iyi olup olmadığını anlamak için yüzünü yüzüme doğru kaldırdım.

Out: Eve gidiyorum** Sonra devam ederim.

Keiko'nun bana bakışlarını görmemek imkansızdı. Planım işe yarıyor. Bana katılıyordu. Onu düşürmemeye özen göstererek yavaşça bıraktım. Yüzüne doğru gelen uzun saçlarını itti ve tekrar bana baktı. Gerçekten de çok güçlü biriydi. Ve Karanlık Kızların liderinin bana katılması çok mükemmel olurdu.
Nyx'i yavaş yavaş içinden atıyor!

Sen öyle diyorsun... dedi utangaç bir tavırda. Gülümsedim ve işaretine dokundum. İçinin dolu olmaması ne kadar üzücü. dedim dudaklarımı büzerek. Sonra elini ellerimin arasına aldım. Bana katıl. İstediğin her şeye ulaşırsın. dedim kendinden emin bir ses tonu takınarak. Hmmm... Bu durumlarda insanları kendime çekmek için tek kelimem var; ihtiyaç. Keiko, bana katıl. Sana ve gücüne ihtiyacım var. dedim tekrar. Kafasını yavaşça kaldırıp gözlerime baktı. Harika. Şimdi yüzüme tokat yapıştırıp gitmesini beklemiyordum. Çünkü gözlerindeki karanlık parıltıyı görmemek imkansızdı.

Ben, tabii ki Shou'yu istiyorum...'

Ah hadi ama! Benden tek isteği bu olamazdı. Bu kız gerçekten de aşık sevgilisine. Ve ben tabii ki de onu da yanıma çekecektim. Ama Keiko diğer çaylaklardan çok daha farklıydı. Ondaki çekimi hissetmemek imkansız…

Beni yere indir.

Keiko’nun bu isteği üzere onu tekrar kendime çektim ve kanatlarımı çırpıp bulutlardan aşağı atladım. Bu onu korkutmuşa benziyordu çünkü kollarımın arasında büzüldükçe büzülmüştü. Yere basınca benden hızla geri çekildi. Sevgilisiyle olmaya dair birkaç söz geveledi.

Nasıl biri olduğunu ve hikayeni biliyorum. Fakat benim tek istediğim Shou. Bana onunla ömür boyu bir hayat vadedebilir misin? Onunla olan güzel bir hayatı...


Sevgilisi… Ah tüm kızlar erkeklere neden böyle bağlanır ki… Sırtımda bir yanma hissettim. Kanatlarım yok oluyordu. Sihrin etkisiyle… Eski çaylak halime dönüyordum. Değişim beni rüyada yakalamıştı. Tam Jack adlı şahsın bedenine bürünürken Keiko’ya Tabii ki bunu sağlayabilirim. Unuttun mu? Ben sonsuza kadar yaşamaya mahkum edilmiş bir meleğim. Ve ilişkinizi ben hariç hiç kimse dikkate almıyor. Bak mesela, Yüksek Rahibeniz Zoey Kızılkuş. Sizin her yerde birbirinize ilişkinizi belli etmenizi bozuyor. Size engel oluyor. Ya diğer yüksek rahibelere ne demeli? Ah Keiko… Ben asla böyle bir şeye karışmam. Sonsuza kadar beraber olabilmeniz için her şeyi yapabilirim seve seve. Ama bunun karşılığında tek isteğim… Senin gibi güçlü bir çaylağı diğer yeni yetme çaylaklarla aynı sınıfa katan Nyx’e, Sen ve sevgilinin aşk ilişkilerine her yerde burnunu sokan Yüksek Rahibelerin Afrodit, Stevie Rae ve Zoey’e sırt çevirmen. Bunu yaptığın takdirde Shou ile sonsuz bir hayat seni bekliyor olacak. Ve bunu sakın unutma, Nyx için bir değerin yok. Çünkü onun için Gece’nin kızı Zoey’den daha önemli hiçbir çaylak, vampir veya insan önemli değil. Zoey sana yapılması gerekilen bütün ayrıcalıkları çaldı. Sen bunları hak etmiyorsun, Keiko… Sen basit bit çaylaktan çok daha fazlasısın. dedim ve tam anlamıyla Jack’e dönüşmeye başlarken rüyasından çıktım. Onunla eş zamanlı olarak uyandım ve aynadaki yansımama baktım. Eski halime dönmek için nelerimi vermezdim… Her neyse. Nyx’e sırt çevirenlerle Nyx’e bağımlıların arasındaki kaos devam ederken savaşta, ben zaten hep olmam gerektiği gibi görünecektim. Sessizce Nyx, sonunda seninle aynı şartlarda olacağız… Bana yaptıklarını sana göstereceğim ki bu sefer Erebus bile bizi durduramayacak. Bunun için A-ya’yı öldürmem gerekse bile sana ulaşacağım. dedim ve odamdan çıktım. Neferet’e gidip yeni yaratıklar yaratmam gidiyordu. Bir de, sanırım onu özlemiştim.