Woodland Hills Alışveriş Merkezi

Aphrodite, biraz yavaşla! dedim ve ağrılar giren karnımın biraz iyileşsin diye kollarımı belime sardım. Kusursuz düz saçlarını sırtına atarak bana baktı.
Yaklaşık yarım saattir alış veriş merkezinin içinde koşuyorduk. Sanırım Aphrodite'in koşu alanında özel bir yeteneği vardı. Hangi insan ayağındaki 30 cmlik ince topuklu ayakkabılarla koşabilirdi ki? Bir kere olsun tökezlemeden.
LensCrafters mağzasında gözlüklerde %30 indiriminden severek yararlandıktan sonra Aphrodite'in içini avcunun içi gibi bildiği diğer mağzaya geçtik. Woodland Hills'in kapanmasına yaklaşık yarım saat kalmıştı. Ve içimden bir ses yarım saat içinde buradan çıkamayacağımızı ve Aphrodite'in mağzaları kapattırmamak için dünyayı yıkacağını söylüyordu.
Pazartesi günü başlayacak dersler için hepimiz yeni kıyafetler almak zorundaymışız ve çizim dersi yüzünden ipek eteği mahvolmuş. Tanrıçam ne kadar üzücü ama! Beni alışverişe çağırmasının tek sebebi sanırım poşetleri taşımamdı. Aphrodite'in elinde pahalı Gucci çantasından başka bir şey yokken ben 5 tane poşet taşıyordum.
Hey Aphrodite, şu poşetlerden birini almayı dener misin?
Ha unutmadan görüşleri biliyorum, ama Neferet'ten daha fazla kaçamazsın. dedim sırıttım. Neferetle ilgili görüşlerden sonra onunla karşılaşmamak için 40 takla atar olmuştu.
Arkasını döndü ve iğneleyici cevaplarından birini yapıştırdı:

Zoey, lanet olasıca kaplumbaga bile senden daha hızlıdır dedim ve önüme dönüp benim için pekte hızlı sayılmayacak derecede yürümeme devam ettim. Ah Tanrıçam, daha alınması gereken bir sürü kıyafet vardı, çizim dersinde mahvolan ipek eteğimin yerini ancak onun kadar güzel birden fazla etek doldurabilirdi. Tabii ki Zoey'i çağırmamla büyük hata yaptığımı anladım, poşetlerimi taşırken hem söyleniyor hemde yaşlı bir vampirmişçesine yavaş yürüyordu.
Zoey'nin fazla geride kaldığını fark edip arkaya döndüm ve bağırdım; Ah, Neferet konusuna gelince o iğrenç bir sürtüğün teki, fazla takılmasan iyi edersin sersem, her ne kadar sen affetsende benim güveneceğim son kişi dedim. Haklıydım tabii. Gerçekten Neferet göründüğü gibi iyi biri değildi. Bunu biliyordum.

Ah, Neferet konusuna gelince o iğrenç bir sürtüğün teki, fazla takılmasan iyi edersin sersem, her ne kadar sen affetsende benim güveneceğim son kişi.


Benim de. dedim ve adımlarımı büyütüp Aphrodite'e yetişmeye çalıştım.
Aslına bakarsanız Neferet konusunda ne yapmam gerektiğini hala bilemiyordum. Yüksek Konsey'i inandırmayı başarmıştı. Ve çaylaklığımdan beri bana vampirlere asla yalan söylenemeyeceğini söylüyorlardı. Neferet gerçekten de doğruyu söylemişti. Yada Yüksek Konseyi ele geçirmişti. İki olasılıkta tüylerimi ayaklandırıyordu. Aphrodite daha önce bana -ruhum atomlarına ayrıldığında- Neferet'in gözlerinde gördüğü karalıktan bahsetmişti. Yeniden öyle olana kadar bir sorun oluşacağını sanmıyorum.
En ufak bir görüşte bile herkese haber vermeliyiz. dedim ve dalgın dalgın yürümeye başladım.
Aph, mağzanın kapanmasına 15 dk var. dedim ve kendini hırkalara gömen Aphrodite'in yanına gittim. Aphrodite titriyordu ve şimdiden gözleri kızarmaya başlamıştı. Elime birkaç tane hırka aldım ve Aphrodite'i yarı sürükleyip yarı taşıyarak Mağazanın 20 üründen fazla ürün deneyecek müşterilerine özel olan kabine girdim. Aphrodite'i kabinin geniş koltuğuna dayadım. Tanrıçam, neden Aphrodite'in görüşleri hep beni buluyordu?

Vücudumun her bir tarafı istemsizce titriyordu. Ağzımdan yalnızca Zoey, çok kötü şeyler olacak, yardım et. çıktı. Fakat kulaklarım hiçbir şeyi duymuyordu. Gördüklerim inanılmazdı. Neferet'i görüyordum. Zoey'e zarar vermeye çalışıyordu. Zoey ise tehlikenin büyüklüğünü daha fark etmemişti.
Derken nefes nefese kaldığımı hissettim. Zoey beni kabine getirmişti, yeni fark ediyordum. Kabinin aynasından kendime baktım, gözlerim tıpkı bir yaratığın ki kadar kırmızıydı ve ağlamıştım. Bana merakla bakan Zoey'e döndüm ve; Zoey, bu görüşümde Neferet sana zarar vermek için yalnız bir anını yakalamak istiyordu. Senin o geyik sürüsü ve Stark seni asla yalnız bırakmamalılar dedim.

Zoey, bu görüşümde Neferet sana zarar vermek için yalnız bir anını yakalamak istiyordu. Senin o geyik sürüsü ve Stark seni asla yalnız bırakmamalılar..
dedi Aphrodite ve iç geçirip çantasındaki suyu çıkardı. O suyunu içerken bende bu tanındık gelen görüşü düşünüyordum. Biz Çaylakken de Aphrodite yalnız kalmamam gerektiğini yüzüme vurmuştu. Tabi durum o zaman daha da zordu. Stark yoktu ve arkadaşlarım bana sırt çevirmişti.
Hadi gidelim artık. Berbat görünüyorsun, dinlenmelisin. dedim ve Aphrodite'in terden sırılsıklam olmuş saçlarına baktım. Neferet'in kötülüğünü Kalona diriltmişti.
Hatta Nyx bana Neferet artık benden başkalarının fısıltılarını dinlemeye başladı. demişti.
Kalona yok olduğuna göre Neferet hala benimle neyin kavgasını yapıyordu ki? Yada sevgili erkek arkadaşını yok ettiğim için benden intikam mı alıyordu. Bunu yapmaya hiç hakkı yoktu. Heath ile olanlardan sonra... Kabinden dışarı çıktığım anda mağaza görevlisiyle burun buruna geldik.
Bayan, özür dilerim ama mağazamız kapanıyor, ürünleri alacak mısınız? dedi ve gözlerini ovuşturan Aphrodite'e ve yere saçılmış hırkalara baktı.
Hayır, teşekkürler. dedim ve Aphrodite'i yanıma alıp doğruca otoparka gittik. Yaklaşık yarım saat sonra Gece Evi'nde olurduk.

Out: Gece Evi'nden devam edelim.