Ad-Soyad : Sona
Yaş: 18
Hayat Hikayesi (RP)
Yerde oturuyor ve sadece sallanıyordu...Dışarıdan gören deliden başka bir şey değil bu kız derdi büyük ihtimalle ama bu imkansız bir şeydi.Perdeleri siyah örtüleriyle kapalı odasının zorla yaptırdığı çelik kapısıysa kitliydi işte...
Yerde oturuyor ve sadece sallanıyordu...Elleriyle şakaklarını ovuyor kendini biraz daha fazla şey hatırlamaya çalışıyordu.Daha doğrusu buna kendini zorluyordu!Bu iğrenç yurttan kurtulmak ve ailesine ben geldim diye gidebilmek için hafızasını iyice yokluyordu Sona...Eğer ailesi Sona'yı bıraktıysa da olsun!Sona affedecekti onları.Yeter ki...yeter ki bu iğrenç yerden kurtulsun!..Başka hiç bir şeyi düşünemiyordu zaten!Tek dileği bu iğrenç çocuk yurdundan gitmekti!Ondan nefret ettiği arkadaşlarından uzaklaşmak ve "Bakıııın ben aile mi buldum!" demekti...
Yıllar sonra yerde oturuyor ve sadece sallanıyordu...Kitliydi her zamanki gibi çelikten kapısı ve kapalıydı güneşin önünü kesen kalın siyah perdesi...Bulabilmiş miydi peki ailesini?Kaçıp gitmiş miydi istediği gibi bu iğrenç yerden? Kurtulmuş muydu Sona'nın yüzüne vurulan hakaretlerden ve tükürüklerden?..Hayır!..O yine o iğrenç odasında yatağının yanına oturmuş sallanıyordu sadece...Yine bozmuşlardı işte morelini!Yine kızdırmışlardı işte Sona'yı...Sallanmayı kesip parmaklarına baktı.
"Tam üç ay sonra kurtuluyorum sizden!Tam üç ay sonra kendi hayatımı yaşayacağım işte!"
Bilinen on altı yaşına basmasına sadece üç ay kalmıştı Sona'nın bu da demek oluyordu ki Sona bu iğrenç yerden üç ay sonra kurtuluyordu!..Hızla ayağa fırladı oturup delicesine sallandığı yerden ve küçük kokuşmuş odasının içindeki uzun,ince yer yer çatlakları olan aynasına doğru ilerledi yavaşça ve aynanın karşısına gelince kaymış olan tipni düzeltti biraz...
"Evet Sona!Tam üç ay kaldı!Bundan sonra ağlamakta eski anıları hatırlamaya çalışmakta yok artık!Bugün senin yeniden doğuş günün olsun!Bugünden sonra hayatındaki her şeyi değiştiriyorsun!"
Kendi kendine konuşuyordu yine...Elini yumruk yapıp zafer kazanmışcasına yukarı kaldırdı.Daha sonra aynasının çaprazında duran,kapağı ve içi deliklerle dolu,hafif ahşap hafif küf kokulu dolabının koyu kapatını açtı renkli ipinden tutarak ve içinden bir zırh çıkarıp tekrar aynanın önüne yürüdü ve kırmızı siyahlı ağır zırhını üstüne geçirdi.
"Bundan sonra kalbimi bir zırha sokuyorum ve bir daha asla ağlayıp üzülmüyorum!"
Kendi kendine verdiği bu yemini tutmada son derece kararlıydı...O günden sonra ne deli gibi sallandı nede ağlayıp durdu...Kendilerinden bir şey çalmamasına rağmen Sona'ya hırsız diyenlere de Sona sadece kocaman gülümsedi ve üç ay sonra yurttan bütün zırh,bıçak,kılıç,mücevher ve defterleriyle ayrıldı...
Daha sonra...
Orta çağ eşyaları satan küçük ama büyüleyici, eski ama ilginç, hafif pas kokulu ama sıcak bir dükkanda iş bulmuştu Sona.Bunun büyük sebebi tabi ki giydiği zırhlar ve belindeki bıçaklar olmasıydı!Bunun yanında eşyalardan ve mücevherlerden çok iyi anlıyor,güler yüzlülüğüyle insanlara çok güzel satış yapıyordu...Pek fazla kazanamıyordu ama yinede sıcak bir yerde kalıyor ve sıcak yemekler yiyordu.Daha da iyisi insan muamelesi görüyordu ya...İşte o Sona'ya yetiyordu...
Bir gece dükkanın yeni boyanmış beyaz kepeklerini indirmek için çıkmıştı sisli karanlık sokağa...Bilmiyordu başına ne gelecekti!
"Gece seni seçti Sona!"
Hızla arkasına döndüğünde neler olduğunu anlamıştı...Bir iz sürücü...Kendisinden olduğunu anladığı parlayan bir ışıkla birlikte elini alnına götürmesi bir oldu...Sızlıyordu!Sızlamaktan da kötüsü alev alev yanıyordu!..Yere çömeldi hızla.Kendisini çok kötü hissediyordu.Birden ne olduğunu anlayamadığında kan kusmaya başladı ve güçlü bir baş ağrısıyla birlikte yere yığıldı...
Ayıldığında kendisini minik dükkanın içinde buldu.Baş ucunda ihtiyar patronu ve kırmızı yanaklı tatlı eşi duruyordu.Sona'ya endişe içinde bakıyorlardı...Gözlerini açtığında Sona elini alnına götürdü direk...
"Sona...İşaretlendin...Ve şeyy...Bizi yanlış anlama ama Gece Evi'ne gitmen gerek..."
"Evet...Şey ben farkındayım sanırım...Ve hayır tabi ki yanlış anlamam!Oraya gitmezsem kendi kanımda boğulurum değil mi!"
Evet...Sona artık ne ağlıyordu ne de deli gibi sallanıyordu.Hatta şu durumda bile delicesine gülümsüyordu hayatını geri veren ihtiyarlara karşı ve hep gülümseyecekti de...