House of night rpg House of night rpg |
|
| Oda No : 1 | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Stevie Rae Johnson Yüksek Rahibe
Mesaj Sayısı : 196 Kayıt tarihi : 10/10/09
Kişi sayfası Değişim: (100/100) Vampir gücü: (500/500) Sağlık: (100/100)
| | | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Çarş. Ara. 30, 2009 9:29 pm | |
| Shou'yla Starbucks'tan ayrılıp[Cidden...O garson kızdan Shou'mu koruyabilmiştim... ] Gece evi'ne vardığımızda uzun bir veda öpücüğünün ve sosyoloji dersinde görüşmek için sözleşmemizin ardından odama çıktım...Ve gördüğüm, yeni bir oda arkadaşıydı!... Yatağının üstünde oturmuş, şirin bir kız bana çekingen bir şekilde sırıtıyordu. Sarı bukleleri,yeşil gözleriyle hoş bir uyum sağlamıştı.Dolgun ve kırmızı yanaklarının ortasındaki ince dudakları,utangaçlığın onu sarmalamasıyla birlikte kenarlarından hafifçe yukarı doğru bükülmüştü.Olabildiğince dostça bir tavırla; "Selam! Yeni oda arkadaşımın olacağını biliyordum,ama bu kadar hızlı gelmeni beklemiyordum.." dedim. O sırada dolabıma doğru yürümüş,çekmecesinden makyaj temizleyici ve askılardanda armalı ince ve siyah bir V yakalı ceketimi alarak ona baktım. "Sookie'ydi, değil mi? Biran önce üstünü değiştir veya benim yaptığım gibi dolabından üniformanı kap. Derse geçkalabiliriz."Pekala,ilk geldiğimde beni bu konuda uyaran kimse olmamıştı.Sabah kalktığımdaysa, herkes uyuyordu...Ahhhh....[">.>]... Fondoteni yüzümden silerken yavaş yavaş işaretimde ortaya çıkıyordu.İnsanların olduğu ortama çaylaklar kendilerini belli ederek öylece giremezlerdi... Sookie'nin önünde durdum ve sevecen bir şekilde: "Ben Keiko. Bundan sonra oda arkadaşım olacaksın. Fakat acele etmezsek geç kalacağız ve ben Yüksek Rahibe'yle aramı daha fazla bozmak istemiyorum..." diyerek odadan apar topar çıkardım..Heh,söylediklerimde haklıydım..Errrmm,geçen gün olanlardan sonra...-.-" | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Paz Ocak 03, 2010 10:37 pm | |
| _____________________________________________________________________
İçinde bulunduğum hiçlik ve karanlıktan gözlerimi yavaş yavaş açıp gözüme giren lambanın göz kamaştırıcı etkisiyle uyanırken kurtulabiliyorum ancak...Ah,feci baş ağrım yerini rahatlık hissine bırakmış ve gerinmeme neden olmuştu.Tam o sırada, başını karnıma yaslayarak gözlerini kapamış olan Shou'yu gördüm(kıyamaaaamxD]. Evet, ikibüklüm olmasına karşın yüzünde bir gülümseme vardı[kıyamaaaaamxD].Saçlarını okşarken,neden sonra çamaşır makinesinin çok abartılı olmayan, ama çalıştığına dair çıkardığı sesi işittikten sonra,Shou'nun t-shirt'üün olmadığını farkettim[Evet,tam bir ahmağım...]. Her zamanki gibi yine onu son derece karizmatik bulmama rağmen kızlara özgü ir içgüdüyle yanaklarımın pembeleştiğini hissettim.Saçlarını okşarken onu nazik bir biçimde uyandırdıktan sonra yatağın kenarına doğru kayarken; "Öyle biraz daha durursan kalktığında müthiş bir sırt ağrısı çekersin sevgilim. Yanıma gelsene?" diyerek gülümsedim. Yanıma yattığında ise başımı O'nun o mis kokulu ve pürüzsüz tenine yasladım. Yaslanmadan önce pantolonundaki kan lekelerini görünce Drama sınıfında olanlar aklıma gelmişti.Bütün bu olanları düşünmek içimi ürpertiyordu. Özellikle kan...Kanı görünce tüm beynim allak bullak olmuştu.Tamam,ritüellerde azcık saygın bağışçılarımızdan aldığımız kandan şaraba koyuyorduk ama orada hissettiğimden çok farklı bir duyguydu.Veya Shou'nun kanını içmemden(Onun nasıl olduğunu zaten hatırlamıyorumya neyse..Tek hatırladığım -Shou'nun boynunu dişlemem dışında- duyduğum hazdan ibaretti.).İyice saçmaladığımı düşünsemde yinede koltuktaki kan gölünü,veya pencereden bakarken gördüğüm o kıpkırmızı kan gözümün önünden gitmiyordu..Sonrasında herşey bulanıktı zaten...
Muhtemelen bayılmıştım..Muhtemelen Shou beni buraya kadar kendisi getirmişti..Muhtemelen bayan Uygunsuz buna sinirlenmişti..Muhtemelen bir ayin oalcaktı..Muhtemelen karanlık kızlar ve çocuklarında yapması lazım görülecekti...Muhtemelen kan şehveti yaşıyordum..Muhtemelen bu Tapınak'taki olaydan sonra olmuştu...Muhtemelen her ne yaşıyorsam, eğer Shou'yla damgalandıysak O'nun için bu hiç iyi olmayabilirdi...Ve,ahh..Muhtemelen bu noktadan sonra Lanet okumalıydım... .. .. .. Öylede yaptım zaten.. | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Paz Ocak 03, 2010 10:57 pm | |
| Keiko beni o nazik sesiyle uyandırdığında rüya görüyorum sanmıştım. Onun yanında uyanmak... Daha güzel ne olabilir ki? "Öyle biraz daha durursan kalktığında müthiş bir sırt ağrısı çekersin sevgilim. Yanıma gelsene?" Hiç itiraz etmekten yanına yattım. Başımı benim göğsüme yaslamıştı. Onun saçlarını okşuyordum. Yumuşacık saçlarını hissetmek mükemmel bir haz duymamı sağlıyordu. Umarım daha demin gördükleri yüzünden fazla rahatsız olmaz. Kabus falan görmedi ama ya ben yanında yokken görürse? Pantolonumdaki kanın onu rahatsız ettiği belliydi. Bir çarşafı ayaklarımdan yardım alarak üstümüze örttüm. Böylece kanı görmeyecek ve üşümeyecekti. Saçlarına bastırdım dudaklarımı. O kadar güzel kokuyordu ki saçları... "İyi misin aşkım?" diye sordum sesimdeki endişeyi bastırmaya çalışarak. Büyük ihtimalle bir ritüel yapılacaktı ve Keiko da gidecekti. Peki bu durumda nasıl gidecekti ki? Ya orada da bayılırsa?
out: kısa ve berbat bir akıcılıkta oldu, ayrıca sonunu da bağlayamadım... ama çeviri yaparken ancak bu kadar oluyor... gomen keiko-chan =(
En son Shou Shuichi tarafından Paz Ocak 03, 2010 11:02 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Ptsi Ocak 04, 2010 6:28 pm | |
| Shou'nun eli saçlarımdayken huzurla dolmuştu içim.Olanları unutup şimdiye odaklanmaya çalışsamda başaramadım doğrusu. Daha demin bir arkadaşım gözlerimin önünde vücudunun değişimi reddetmesi halinde ölmüştü. Daha önce bu kadar tez zamanda gerçekleşen çok az ölüm olduğunu duymuştum ama o ne kadar zamandır buradaydı ki! Şimdi,eğer geri dönebilirse bir çaylak olmaktan çok vampir olacaktı. Normal bir çaylakken bile kanın tadına baktığını sanmıyorum, oysaki eğer şimdi geri dönerse yetişkin bir vampir gibi kan şehveti yaşayacaktı! Iykk, kan içmenin hiçte güzel birşey olduğunu söyleyemem,ama bu konuda kendimide asla savunamam...Sonuçta ben, Keiko Kitagawa, asla zarar vermek istemeyeceğim bir insanın[bir çaylağın desem daha doğru olur sanırım], Shou'nun kanını içmekten zevk almıştım... Hala gözümün önüne geldikçe ürperiyorum. Biranda ben, ben olmaktan çıkmış ve şu masallarda anlatılan tiplerdeki tiplere dönmüştüm... Kan emici bir manyağa yani... O anda gözüme inen perdelerin yeniden beni esiri etmesini istemiyordum... En azından böyle birşey olursa, Shou o sırada yanımda olmamalıydı...
Pantolonundaki kan lekeleri gördükçe daha derin düşüncelere daldığım için mümkün olduğunca başka taraflara bakmaya çalıştığımı Shou'da anlamış olmalıydı ki, kenarda katlı duran çarşafı üstümüze örttü. Çarşafın altındayken Shou'ya daha sıkı sarıldım[aslında bu benim için bir bahane oldu bile diyebilirizxD]. Neden sonra Shou'da beni saçlarımdan öperek "İyi misin aşkım?" diye sorunca gülümsedim. Şaka mıydı bu?
"Evet,sen yanımda olduğun sürece çok daha iyi olacağım aşkım..." diyerek kafamı kaldırıp ona baktım. Göğsündeki elimi teninde dolaştırırken dudaklarımı dudaklarına hafifçe bastırdım. Onu böyle hissettikçe içimde delice bir his uyanıyor ve beni resmen etkisi altına alıyordu. Kendimi biraz daha ona doğru çekerek öpmeye devam ederken,tekrar şuurumu kaybedip boynunda neredeyse iyilemiş olan o ince çiziği yeniden açıp bu sefer onun için daha tehlikeli olmamdan ölesiye korkuyordum... | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Ptsi Ocak 04, 2010 7:21 pm | |
| "Evet,sen yanımda olduğun sürece çok daha iyi olacağım aşkım..." Ahh... Gülümsüyordu yeniden. Ve benim kalbimin atışını hızlandırıyordu. Tenime değen sıcacık eli sanki cehennemde yakıyordu beni tatlı ateşiyle. O yumuşak dudakları dudaklarımda hissetmek bana öyle haz veriyordu ki onu öpmeye karşı koyamıyorum. Ancak, neden bilmiyorum, bizim öpüşmelerimiz asla sadece dudaklarını basırmaktan ibaret değil. Sanki tüm duygularımızı değiş-tokuş ediyoruz dudaklarımız aracılığıyla. Ve inanın bana, hiç birimizin aşkı diğerinden az değil. Keiko bana doğru yaklaşıyor dudaklarımı daha sert öpüyordu. İstemeden de olsa kendimi ayırmıştım onun tatlı dudaklarından. Ah şimdiden hasretini çekiyorum o dudakların! Ama tekrar kendimi kaybedip onun kanını içemem. Hayır! O bunu istese bile yapamam bunu. Belki kendimi kaybetmeyeceğim, ama bu riski göze bile almak istemiyorum. "Aşkım..." diye fısıldadım kulağına. Endişelerimi anladığını umuyorum. Çünkü aynı riskten onun da ödünün koptuğunu adım gibi biliyorum. Tüm mantığımı toplayarak boynundan küçücük bir öpücük çaldım sanki bir çiçeği incitmemeye çalışır gibi. Öptükten sonra bir de kontrol ettim o korkuyla. Artık kendimden emin bile olamıyordum. Onun yanındayken korkuyorum kendimden, onun yerine. Ona bir şey yapacağım korkusu içimi kemiriyor. Onun beni durdurmayacağını biliyorum, geçen gün Starbucks'ta söylediklerime rağmen. Bu yüzden tedbirimi en başından almalıyım. Onu öpmekten bile öyle korkuyorum ki...Evet evet... Şimdi tam sırası... LANET OLSUN! | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Ptsi Ocak 04, 2010 8:12 pm | |
| O anki duygularımı anlatmaya kelimeler yetmezdi...O anki düşüncelerim? Ahh,düşünme yeteneğimi çoktan kaybetmiştim, o zamandan beride düşündüğüm tek şey belliydi zaten... Ellerim göğsünden yukarı,omuzları gidince duraksadım. Hayır! Şu Damglanma işini daha fazla ileri götürmek istemiyordum. Shou'nunda aynı şeyi düşündüğü belliydi, oda bana zarar vermemek için dudaklarını dudaklarımdan ayırdıktan sonra "Aşkım..." diye kulağıma fısıldayıp boynumdan bir öpücük aldı. Bense sadece huylanarak başımı eğip gülümsedim. Ona daha fazla sarılmak,kokusunu içime çekerken yeniden onu öpmeyi her ne kadar istesemde Shou'yu bile bile benim için tedirgin etmeyi hiç istemiyorum,zaten onun gibi birine bunu yapmayada hakkım yok. Onun yerine gözlerinin içine bakıp anlayışla gülümserken yüzündeki endişeyi gördüm. Bana dokunamayacak kadar kıyamıyor olması, ne kadar bencilce davrandığımı söylüyordu bana. Hayır, onu seviyorum ve ona birşey olmasından ölesiye korkuyorum... Daha fazla bencilce davranamam,onu daha fazla tedirgin edemem veya üzemem,ona asla kıyamam... Fakat yinede kendi içimizde büyüttüğümüz korkulardan kurtulup ona dahada fazla güvenmek istiyorum... Benden benim için bile kendini sakınmasına dayanamıyorum,çünkü ondan çok benim ona zararım dokunabilir ancak... " Daha fazla kendini tedirgin etme, aşkım. Senin yanındayken hiçbirşey tedirgin etmiyor beni, anlamıyor musun? Hiçbir zaman bulamadığım benliğimi bulmuş gibiyim, ve sen kendini benden sakınıyorsun.. İnan bana tapınaktaki olayda bir nebze bile acı duymadım,hatta garip bir şekilde keyif bile aldım.. Bundan dolayı asıl ben senin için tehlikeli olabilirim.. Bu yüzden, senin benim için daha fazla endişelenmeni istemiyorum.Söylüyorum sana,ben yanındayken her zaman mutlu,huzurlu ve güvenli hissediyorum kendimi aşkım..." diyerek masum bir öpücük aldım dudaklarından. Daha fazla benim için endişelenmesini istemiyordum,çünkü lanetlik bir şekilde kanını içerken eğer zevk aldıysam, kendisi için endişelenmesi gerekiyordu... Onun için daha fazla tehlikeli olmak istemiyordum ve birdaha asla Shou'ya zarar vermeyeceğime dair ant içmiştim. Onunda bu konuda kendini daha fazla kahretmesine göz yumamazdım... outr:İğrenç oldu biraz,ama idare et artık Shou kun | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Salı Ocak 05, 2010 5:59 pm | |
| " Daha fazla kendini tedirgin etme, aşkım. Senin yanındayken hiçbirşey tedirgin etmiyor beni, anlamıyor musun? Hiçbir zaman bulamadığım benliğimi bulmuş gibiyim, ve sen kendini benden sakınıyorsun.. İnan bana tapınaktaki olayda bir nebze bile acı duymadım,hatta garip bir şekilde keyif bile aldım.. Bundan dolayı asıl ben senin için tehlikeli olabilirim.. Bu yüzden, senin benim için daha fazla endişelenmeni istemiyorum.Söylüyorum sana,ben yanındayken her zaman mutlu,huzurlu ve güvenli hissediyorum kendimi aşkım..."
Yüzümde oluşan o huzur dolu gülümsemeye engel olamamıştım. İçimde büyüyen sevgi dalgası onun dudaklarına yapışmamı emrederken bu isteği bastırabilmek için alnına küçük bir öpücük kondurdum. Sonra yataktan kalkıp Keiko'ya döndüm. Üstünü iyice örttüm ve göz kırptım.
"Üşütüp de hasta olmanı asla istemem, aşkım." dedim masum bir tonla. Artık kesilen sesler çamaşır makinesinin işini bitirdiğini söylüyordu. Kapağı açıp kıyafetleri çıkarttım ve Keiko'nun daha ayağa kalkmasına fırsat bile vermeden onları astım. Tek başına yıllarca yaşayınca ister istemez öğreniyordun çamaşır asmasını... Anlaşılan kıyafetim kuruyana kadar burada mahsur kaldım. Aslında mahsur kalmak pek doğru bir kullanım değil. Güzel bir hapishanede misafir edilmek daha doğru olur. Ama profesörler beni üstümde T-shirt'üm yokken, Keiko'nun odasında görürlerse büyük ihtimalle Gece Evi'nden atılırız. Dönüşümü tamamladıktan[tabii başarabilirsek] sonra veya daha dönüşümün ortasında... Profesörlerin mantığını hâlâ kavrayabilmiş değilim doğrusu... Keiko'nun yatağının yanındaki sandalyeye oturup saçlarını okşamaya başladım, bir kediyi severmiş gibi. Başımı çok hafifçe sağa doğru eğmiştim. Bu kanatsız melek, benim aklımı başımdan alıyor... | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Salı Ocak 05, 2010 9:26 pm | |
| Shou beni alnımdan öperken ben memnun olmuş bir şekilde gülümsüyordum. Beni yanlış anlamasından ödüm koptuğu için gerilen vücudum,yavaş yavaş geyşemeye başlamıştı. Sonra yataktan kalkıp "Üşütüp de hasta olmanı asla istemem, aşkım." diyerek üstümü örttüğünde yüzümün ısındığını hissettim. Zilyonuncu kez söylüyorum, Shou kainattaki en müthiş varlık. Bazen yanında çok yetersiz kaldığımı düşünüyorum onun için. Çamaşır makinesinin mesaisi bittiğinde, Shou'nun sadece kendi t-shirt'ünü almaya gittiğini sanarak yerimden kalkmadım, ama kıyafetlerin tamamını çıkarıp asmaya başladığında gülmek-şaşırmak-utanmak vs. gibi duygularla bedenimin kuşatıldığını,ancak gıkımın çıkmasına izin vermeyen bir yumru dolayısıyla sadece ağzım açık bir halde dirseğime ağırlığımı verip Shou'ya bakıyordum... Ayrıca evet,onun benim çamaşırlarımı asması beni gülmek ve utanmak arasında bir yerlere sürükleyiveriyor ve orada bırakıyordu.. Meehh... Bu çocuğu hak ediyor muyum, cidden? Diğer insanlardan zilyon kat daha zeki,tatlı,yetenekli ve yakışıklı biriydi. Kısacası, pustperestliğimin kaynağı diyebiliriz... Evet;böyle durumlarda,[demek istediğim, kelimelerin yetersiz kaldığı ve sadece nutkum tutulduğunda,]Shakespeare'e ayrı bir hayranlık duyuyorum... Aşkı öyle güzel betimliyor ki; ruhumda,bedenimde ve tüm kalbimde Shou'ya karşı hissettiğim ama anlatmaya kelimeler yetmediği için sustuğum zamanlarda ruhumun kilitli kapısını sihirli sözcük demetlerinden oluşan bir anahtarla açıp tüm duyguların beni sarmalamasını, derinlerde saklı en nefis duyguların açığa çıkmasını sağlıyor... Bilirsiniz, Juliet'in Romeo'suna duyduğu aşkı anlatırken oda sevgilisini kendisi için putperestliğin nedeni olarak görüyordu. Hatta bunu o kadar güzel ifade ediyor ki, insanın dudağını uçuklatıyor resmen...[Doğaldır, Shakespeare'de bir vampir sonuçta,bizi başkalarından daha iyi tanımlayabilmesi gayet doğal!] ''Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde Al da küçük
yıldızlara böl onu; Onlar göğün yüzünü öyle bir
süsleyecektir ki,Bütün dünya gönül verip geceye,
Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe." Biliyorum, biliyorum... Bu müthiş[?] ezberimi bayan 'Johnson' ve drama dersine borçluyum... Fakat asıl söyelemek istediğim, bu dörtlüğün hem benim duygularımı,hemde benim durumumu ne kadar iyi yansıttığı! Yani, sonuçta ben artık gecede hayat buluyorum, güneşse benim için eski bir dost gibi... Ve eğer böyle bir durum Shou için söz konusu olsaydı, güneşi aya tercih eden insanlar bile,bu güzellikle mest olup, yıldızlara tapardı demek istiyorum... Evet evet,bu dörtlük tamamen bizi anlatıyor zannımca. Bunu ilerleyen zamanlarda 'Mutlaka' Shou'ya anlatmalıyım.. Tabii ki, şimdi değil. Çamaşır asmasından bile mest olduğumu şimdi söylersem yüzüm kırmızıya yeni bir ton daha katabilirdi... Yanımdaki sandalyeye oturup saçlarımı okşarken, bende şimdilik bu hayallerimi daha sonra yeniden düşünmek üzere rafa kaldırıp, kedimsi hareketlerle başımı onun eline doğru yaslıyordum.. Hmm,bana şu anki durumumuzdan değil bir ay,iki hafta önce bile söyleselerdi inanmazdım. Yada onun gibi harikulade ötesi, karizmatik,şirin ve aynı zamanda yakışıklı birinin beni seveceğine... İçim kan ağlasada güler geçerdim. Oysa şimdi,üzerimizde o kadar baskı varkenve herşey o kadar kısıtlı ve bunaltıcıyken [xD] yinede birbirimizi sevmemiz ve birbirimize ait olmamız çok daha farklı bir duygu... İşte, o anda ben daha sonraya bırakmak istesemde otomatik olarak harekete geçen ve tüm düşündüklerimi bir ayna gibi yansıtan dudaklarımı yavaşça açarak konuşmaya başladım. 'Bazen buradan nefret ediyorum aşkım... Üstümüzde o kadar sorumluluk,o kadar beklenti, o kadar aşmamızı istedikleri sıkıntı varki...Ne kadar bunaldığımı anlatamam. Keşke buralardan uzaklarda da yaşayabilsekte, bu baskılardan kurtulup hep beraber olsak...'Tamam,hafızamla oynayan şu sihirli şey ne dediğimi ölçüp tartmama fırsat vermeden konuşmama neden oluyordu.Ama ne yalan söyleyeyim, o sihrin sahibine her zamanki gibi yine şükran borçluydum. Bu kadar iyi bir tanrıça...Ahh, beni sadece sen anlıyorsun!... Sanki sadece teşekkür etmeye ve şükranlarımı sunmaya yetecek kadar zamanım varmış gibi,bunları düşündükten hemen sonra Shou'ya bakarak şak diye; 'Seninle evlenip değişimi tamamladığımız zaman buradan gideceğimiz hayali beni o kadar mutlulk ve umutla dolduruyor ki, anlatamam sevgilim... Ne yalan söyleyeyim,o günleri iple çekiyorum...'deyiverdim.Oooppsss! Bu biraz abartı mı kaçmıştı ne? Fakat kendimi alabildiğine rahatlamış ve üstümden en azından bir yük kalkmış gibi hissediyordum; ve ne yalan söyleyeyim,mutluydum... Ayrıca Nyx, sana yeniden şükran borçluyum sanırım... Out: İdare ediver Shou-kun Uhhmm, Şekispir konusunda saçmaladım mı ne?xD | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Çarş. Ocak 06, 2010 10:15 pm | |
| Keiko'nun bu kadar açık sözlü olmasına bayılıyorum. En azından düşüncelerini benimle paylaşması hoşuma gidiyor. Ama bunu ortalık yerde yapmasa iyi eder. 'Bazen buradan nefret ediyorum aşkım... Üstümüzde o kadar sorumluluk,o kadar beklenti, o kadar aşmamızı istedikleri sıkıntı varki...Ne kadar bunaldığımı anlatamam. Keşke buralardan uzaklarda da yaşayabilsekte, bu baskılardan kurtulup hep beraber olsak... Seninle evlenip değişimi tamamladığımız zaman buradan gideceğimiz hayali beni o kadar mutlulk ve umutla dolduruyor ki, anlatamam sevgilim... Ne yalan söyleyeyim,o günleri iple çekiyorum...' Saçlarını okşarken eğilip alnından öptüm. Saçlarının mis gibi kokusu aklımı başımdan almıştı yine. "Aşkım... Biz zaten hep beraber olacağız. Sadece şu lanet dönüşümü bitirip buradan gitmemiz gerek. Ama sakın değişimini tamamlamadan buradan gitmeye kalkma. Biliyorsun..."
Gerisini getiremedim. Neler diyordum ben böyle? Sanki inadına Sookie'ye olanları onun aklına getirmeye çalışır gibi. Sesimdeki kararlılık yerini üzüntü ve pişmanlığa bırakmıştı. "Ah özür dilerim bi'tanem. Gerçekten... Ne dediğimi bilmiyordum sanırım."
Bir fısıltı şeklinde kendime okuduğum lanet beynimde yankılanıyordu sanki. Hiç bir diyemeden askılığa doğru döndüm ve t-shirt'üm kurumuş mu diye yokladım. Hâlâ nemli olmasına aldırmadan üstüme geçirdim. Zaten pek de belli olmuyordu şöyle bir bakınca nemli olduğu. "Tatlım ben gitsem iyi olacak. Sakın kalkayım deme. Yoksa çok kızarım sana haberin olsun."
Yalan! Külliyen yalan! Sanki ona kızabilirim de... Bir şey demesine izin vermeden dudaklarından bir öpücük çaldım ve odadan çıktım. O anları tekrar tekrar aklına getirirken ne düşünüyordum ben? Lanet olsun bana ve düşüncesizliğime...
out: profesör aplaa!! artık gel yahu! | |
| | | Zoey Redbird Yüksek Rahibe
Mesaj Sayısı : 361 Kayıt tarihi : 10/10/09
Kişi sayfası Değişim: (100/100) Vampir gücü: (500/500) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Çarş. Ocak 06, 2010 10:26 pm | |
| Zoey odanın kapısını tıklattı. Sınıfta yaşadığı düşünceleri unutup tüm dikkati ritüele vermeliydi. Bir kırmızı çaylak daha kazanmak önemliydi. Yadaaaa.... Kazanamamak. Kafasını yavaşça içeriye uzattı ve Gelebilir miyim? dedi gülümseyerek. | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Cuma Ocak 08, 2010 7:40 pm | |
| Shou'nun dudaklarını alnımda hissettiğimde tüm başıma saplanan oklar kırılıverdi aniden.."Aşkım... Biz zaten hep beraber olacağız. Sadece şu lanet dönüşümü bitirip buradan gitmemiz gerek. Ama sakın değişimini tamamlamadan buradan gitmeye kalkma. Biliyorsun..." Ahh evet... Neler olduğunu gayet iyi biliyorum........Ölürüm, değil mi? Tıpkı Sookie gibi, sadece ölüm sebeplerimiz farklı olurdu. Tahminimce bunu Shou'da anlamış olacaktı ki;"Ah özür dilerim bi'tanem. Gerçekten... Ne dediğimi bilmiyordum sanırım." deyiverdi[desu note: Deyiverdi diyorum,çünkü düşüncelere daldığımdan aniden sesiyle irkildim..]. Heh, boşversene.. Bana bir gülümsemen iyi olmam için yeter sevgilim... Fakat artık ben öyle yatarken onun sürekli koşuşturması kendimi kötü hissettiriyordu. Sonuçta,onunda arkadaşı ölmüştü ve O'nun kucağında son nefesini vermişti....
Evet,ben yine hayaller alemine dalarken Shou hala nemli olan t-shirt'ünü giymişti[ironik!]. Koşuşturmayı bırakıp yanıma geldi ve; "Tatlım ben gitsem iyi olacak. Sakın kalkayım deme. Yoksa çok kızarım sana haberin olsun." dedi[ironikk!!]. Tam kalmasını isteyecektimki dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve odadan çıktı. Fakat daha yalnız kalamadan, kapım tekrar tıklatıldı. Muhtemelen Shou'dur diye düşünerek kalkacaktım ki, eğer Shou'ysa kalkmamamın daha iyi olacağını düşünerek kapının açılmasını bekledim. Açıldığında ise, içeriye başını uzatıp "girebilir miyim?" diyerek gülümseyen Shou değil, Yüksek Rahibe Bayan Redbird'dü!...
Ah-ha! Shou'nun daha demin burada olduğunu biliyor! Ah, pekala... Şöyle bir düşününce, istemesemde gitmesi şimdilik iyi oldu diye düşünüyorum. Aksi takdirde 2. kez 'Baılma' damgası yiyebilirdik, ve buda ceza teşkil edeceğinden ve Shou'nun başını benim yüzümden belaya sokmasını istemediğimden,kesssinlikle böyle daha iyiydi. 'Olabildiğince' Ben-Normal-Bir-Çaylağım edası ile; "Tabii ki..." dedim gülümseyerek.. Ah, harika! Başımız belada olmalıydı! Yoksa niye Yüksek Rahibe beni odamda ziyaret etsin?!...
....
Hmm... Şöyle bir mantıklı düşününce, Sookie yüzünden olma ihtimalinin varolabileceğini düşünmeye başladım. Yani, sonuçta, kız benimle aynı odada kalıyordu[Evet, neredeyse bir haftadır..]. Fakat yinede temkinli-sempatik-heyecanlı ses tonumla "Uhmm.. Birşey mi oldu?" diye sormaktan kendimi alamadım. Yani,'Yüksek Rahibe' sonuçta... Yani, bunu en yakın arkadaşınıza bile öyle pek normal birşeymiş gibi 'Bugün ne yaptın' sorusunu, 'Hiiiç... Öyle, ilk bir arkadaş öldü, ardından ben bayıldım falan[beni kan tutarda ]... Daha sonra sevgilim beni odama götürdü ve bir süre yanımda durdu.. Ha birde sonra, Yüksek Rahibe'miz odama uğradı...' şeklinde cevaplarsan, arkadaşının 'Haaaaahh?' tepkisinden kendini alıkoyamazsın..
Yüksek Rahibe, şu 'Kırmızı Çaylak Ritüeli'nden bahsederken nefesimi tutarak onu dinliyordum. Oh be! Shou görünmeden kızlar yatakhanesinden çıkmayı başarmış.. Ehh, ve tabii çok iiyi bir dost [>.>] olarak Sookie'ninde geri dönebilme umudu olmasına sevinmiştim.. Ve evet, sorumlu bir Karanlık Kızlar Lideri'nden bekleneceği üzere, bununla ilgili ufacık,mini minnacık bir ritüelde düzenlenebilirdi.. Meeh, gerçi bu konuda henüz çok hassas olduğumu[O.o] ve ritüeli iyi yönetemeyeceğimi[-.-"] düşünüp bu seferlik iptal edebilirlerdi! [evet,cümleyi parçalara ayırıp baktığınızda anlamı kulağa hiçte güzel gelmiyor!]...
Bayan Redbird bizi tapınakta bekleyeceğini söyleyip giderken,acele etmemiz gerektiğini de eklemeyi ihmal etmemişti. Aynanın karşısına geçip kendime baktım ve... Tanrım, kelimenin tam anlamıyla " 'B'olu-'O'sman-'K'ahramanmaraş" gibi görünüyordum. Evet, kan içindeydim. Sookie'nin kanının.. Acele etmemiz söylenmese bir duşa girerdim ama zamanım yoktu.Apar topar üstümü değiştirip banyodaki profil aynasına[Evet, bu ismi ona ben taktım, çünkü bu aynanın önüne geçip kendi kendime poz vererek Ah-Bugün-Nasıl-Olsam-ki tavrımla, okul için hazırlanırken kendimi bir fotoğraf karesinin içindeymişim gibi hissettiriyor...] önünde akan eyeliner'i temizledikten sonra durup kendime, ve daha sonra aynadan yansıyan İşaret'ime baktım... Tanrım, ne zaman dolacaksın sen! | |
| | | Can Aryay
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 18/01/10
Kişi sayfası Değişim: (100/100) Vampir gücü: (100/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Salı Ocak 19, 2010 8:00 pm | |
| Odaya daldim ve Keiko'yu yataginda yatarken gordum. Onu iyice durtukledim ve uyanmasini bekledim. Shou ile ilgili onunla gorusmemiz gerekliydi ve yatakhaneden ne kadar erken tuyersem ceza alma sansim o kadar azalirdi. Keiko uyanacak mi diye dusunurken Nia'nin oldugundeki halimi hatirladim ve Keiko uyansin diye dua ettim. | |
| | | Stevie Rae Johnson Yüksek Rahibe
Mesaj Sayısı : 196 Kayıt tarihi : 10/10/09
Kişi sayfası Değişim: (100/100) Vampir gücü: (500/500) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Salı Ocak 19, 2010 8:06 pm | |
| Stevie Rae, Keiko'ya bakmak için odaya gelmişti.İçeri de Can'ı gördü genelde olsa ona kızardı fakat şimdi hiç ama hiç sırası değildi Can Stevie Rae'yi görünce telaşlanıp ''Sadece ona bakmak için burdaydım Rahibem'' diye gevelemişti. Stevie Rae buruk bir gülümseme ile ona bakarak ''Zor günler.. arkadaşını yanlız bırakmamalısın fakat senin de dinlenmeye ihtiyacın var '' dedi. Can ; ''Onunla Shou hakkında konuşmalıyım.'' dedi. ''Şimdi konuşmamalısın Shou'nun adını duyduğu an olası bir sinir krizine gireceğinden eminim.Git,git ve dinlen'' dedim. ''Peki gidiyorum..'' dedi isteksiz bir şekilde ve odanın kapısını yavaşça kapattı ben ise Keiko'nun karşısında ki yatağa oturdum ve uyanmasını bekledim..
En son Stevie Rae Johnson tarafından Salı Ocak 19, 2010 8:11 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Salı Ocak 19, 2010 10:31 pm | |
| Gözlerimi örten siyah perde aralanıp bilincim yerime gelmeye başlarken, ayırt edemediğim bir takım sesler duydum. Konuşma sesleri olduğunu daha sonra anlamıştım. Daha sonra kapının açılıp kapanma sesinin eşliğinde, bilincimi olduğu kadarıyla toplamaya çalıştım. Ağır ağır gözlerimi açarken, bayan johnson'ın yanımda olduğunu görünce şaşırdım. Ahh, doğru ya.. Büyük ihtimalle bir delilik yapmamam beklediğim konuşmanın içinde mutlaka yer alacaktı...
Ama hey! Shou geri dönecek. Dönmeli. Ve o döndüğünde, bende burada olacağım. Belki bunları eterince tekrar edersem gerçekten inanabilirdim. Yatakta doğrulurken, odama muhtemelen o lanet olası sakinleştiricinin etkisindeyken taşındığımı, ve ondan önceki korkunç sahneyi hatırladım. Lanet olası gözyaşlarım heryeri bulanıklaştırıyordu. buğulu gözlerimden yaşlar akmasını engellemek için ne akdar gözlerimi hızlı hızlı kırpsamda boştu. Dizlerimi kendime doğru çekerek yüzümü saklıyormuşçasına battaniyeye gömdüm. Ağladığımı belli eden tek şey hızlı nefes alıp verişim ve kesik hıçkırıklarımdı. Sadece tek bir cümle beynimin içinde dönüp duruyordu...
"O... Geri dönecek..."
Buna tamamen inanmaktan ziyade, öyle olduğunu ummaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki... | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Çarş. Ocak 20, 2010 10:47 pm | |
| Can'in odasından hızla uzaklaştım. Hayır onun kanını içemem. Eğer onunla damgalanırsam Keiko inanılmaz bir acı çeker. Ah... Zaten yeterince acı çekmiş olmalı benim ölümüm yüzünden. Acaba beni görünce ne diyecek? Pekala iç ses; şimdi sus da içeri gireyim.
Kapının gıcırtı çıkarmadan açılması içimi rahatlatmıştı. Keiko battaniyenin altına gömülmüş kesik kesik hıçkırıyordu. Ah hayır... Hâlâ mı? Onun neler hissettiğini anlayabiliyorum. Ve onun kalbi acıyor. Bunu biliyorum.Yavaşça yanına gittim. Hiç ses çıkarmadan yanına bir sandalye çektim ve saçlarını okşamaya başladım. Bir şeyler mırıldandığını duyabiliyorum. Geri dönmek gibi bir şeyler diyor sanırım. Büyük ihtimalle benden bahsediyor. Pekala şimdi ki görünümüm onu büyük ihtimalle korkutacak. Ah Nyx! Sana yalvarırım benden ürküp sevmekten vazgeçmesin! Sana yalvarıyorum!
"Aşkım. Sakinleş..." out: Keiko büyük ihtimalle cuma falan girecek. o ana kadar kimse rpye dalmasın. yani bu bir anlaşmalı rpgdir. | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 7:00 pm | |
| Ahh.. Ben yatağımda oturmuş öylece zırlarken kapının açıldığını hiç farketmemiştim. Yani, içeri bir fil sürüsü bile dalsa farkında olmazdım. Saçlarımın okşandığını hissedince muhtemelen yine o sakinleştirmeye çalışan ellerden olduğunu sanmıştım.. Meeh, ne kadar da yanılmışım!
"Aşkım. Sakinleş..."
Ah, hadi ama! Yani, alo? Hangi lanet olasıca, daha yeni sevgilimin öldüğünü bile bile bana aşkım diyebilir ki? Bir hışımla kafamı kaldırıp kötü [ve bir o kadar da şişmiş>.>] bakışlarımı üzerine çevirdim ki, ooooppss.. Ne? Ah, lanet olsun! Gerçekten de beynimde kalıcı bir hasar oluşmuş olmalı. Zira karşımdakinin Shou olduğınu görünce, poseidon misali bir duygu dalgası beynimin allak bullak etmişti. Fakat karşımdaki kişi Shou olamayacak kadar beyaz, ve bir o kadar da soğuktu.. Bunun bilinçaltımın bir oyunu olup olmadığını kestirmeye çalışırken, gözlerimde yaşlar birikmişti. O anda pürüssüz, ve bir o kadar da soğuk tenine, hafifçe bir tokat attım[ Bir saniye! Tamamen kontrol amaçlı, canını fazla yakmayacak bir tokat olduğunu belirtmek isterim.. Ayrıca, ne bekliyordunuz ki, alo? Sevgilim ölüp tekrar dirilmişti... Bu durumda ne kadar normal olmamı bekleyebilirsiniz?>.>].
Avucumda hissettiğim pürüssüz teni, şaşkın ifadesiyle karşımdaki tamame benim biricik Shou'mdu. Buz gibi teninde ürpermemek için kendimi tutarak boynuna sarıldığımda, önceki gibi bir duygu dalgası beynimdeki tüm acıyı silip atmıştı sanki...
"Shou! Buradasın! Ahh, seni kaybettim diye öyle üzüldüm ki! Lütfen, sakın bir daha beni bırakıp gitme..."
Beni bu cehennemde tek başıma bırakma... Karanlığın bürüdüğü hayatımdaki tek ışığıda söndürme... Sakın beni bir daha sensiz bırakma... | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 7:28 pm | |
| Ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce kalbim acımıştı doğrusu. Onu bu kadar ağlatmaya ne hakkım vardı ki? Tamam birbirimizi seviyoruz, ve o ölse ben herhalde kafama sıkardım ama onun gözünden akan tek damla yaşın sebebi olmak istemiyorum. Ve ben tam bu düşüncelerle onun gözündeki yaşları silecekken yediğim tokatla allak bullak oldum. Pekala canım acımadı ama Keiko neden bana tokat atsın ki? Onu çok üzdüğüm için mi? Evet, bu kabul edilebilir bir neden. Beni yumruklamadığına şaşırmalıyım sanırım. Ve birden boynuma sarılmasıyla yine o bahar kokulu saçları aklımı başımdan aldı.
"Shou! Buradasın! Ahh, seni kaybettim diye öyle üzüldüm ki! Lütfen, sakın bir daha beni bırakıp gitme..."
Hah! Sanki bunu bir daha yapabilirmişim gibi... Artık değişimi reddetme gibi bir korkum yok. Zira kırmızı çaylaklardan değişimi reddeden biri olduğunu hiç duymadım. Her neyse... Sanırım Keiko'yu sakinleştirecek sözler bulmalıyım.
"Merak etme aşkım... Bir daha as-"
Cümlem burnuma dolan o nefis kokuyla yarım kalmıştı. Keiko'nun hemen yanıbaşımda atan nabzını duyabiliyordum. Beynim uyuşmuştu sanki. Bir şey düşünemiyordum. Kanının kokusu aklımı oynatmama neden olacaktı. O kadar güzel kokuyordu ki. Ah hayır! Hayır! Hayır! Böyle düşünmemeliyim! Bu yanlış! Onun kanını -yine- içemem! Kendimi hızla geriye çektim. Vücudum ürperiyordu bu koku karşısında. O kadar tanıdık ve sıcaktı ki. Damarlarında dolaşan o sıcak kaygan sıvıyı istiyordu vücudum. Ah hayır!! Kendime gelebilmek için başımı iki yana salladım. Lanet olsun! Aklım doğru ile yanlışı ayırt edemiyor artık! Bildiğim tek şey onun kanını istediğimdi. Can bana kanını sunduğunda bile bu kadar istememiştim. O sırada doğruyu seçebilmiştim. Ama şimdi... Beynim allak bullak! Ah lanet olsun... Onun kanı ağzımı sulandırıyor. Ve tekrar lanet olsun! Kana susamış bir canavara döndüm resmen!
"Keiko ben..."
Gözlerimi onun narin boynundan alamıyordum. Lanet olsun. Beni görünce belki ürkmedi ama şimdi kesinlikle benim bir canavar olduğuma kanaat getirecek. Onu kaybedeceğim. Kendime gelmek için yumruğumu iyice sıktım. Sanırım elimi kanattım. Ama umrumda değil. Ayaklarımın geri geri gittiğini hissedebiliyorum. Evet evet. Belki zihnim seçemiyor ama ayaklarım doğru olanı yapabiliyor hâlâ. | |
| | | Can Aryay
Mesaj Sayısı : 62 Kayıt tarihi : 18/01/10
Kişi sayfası Değişim: (100/100) Vampir gücü: (100/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 8:12 pm | |
| Shou'yu bulmaya odaya daldim <o benim dostum> ve Keiko'dan uzaklasmaya calisan Shou'yu gordum. Keiko olanlari anlamamis gibi izliyordu. Kokuyu icime ceksem bile birsey algilamiyordum... Shou'yu tuttum ve yuzune baktim. Gozleri acliktan kararmisti. Keiko onun icin endiseleniyordu ve olanlari anlamamisti. Keiko'ya "Uzak dur... Acikmis. Ona kan gerekli. Ben veririm. " dedim ki Keiko one cikip boynunu gostererek lafa girdi... | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 8:44 pm | |
| Shou'ya büyük bir özlem ve sevgiyle sarılırken, teselli edici sözlerle iyice aklımı başımdan alıyordu. Lakin sözlerinin yarıda kesilmesiyle ona baktığım zaman, gözlerinin boynuma kenetlendiğini farkettim.. Tabii ya! Ne de olsa o artık bir kırmızı çaylaktı ve kan şehveti daha fazlaydı.
"Keiko ben..."
Ah, biliyorum.. Kan istiyorsun. Daha doğrusu, yavaş yavaş benden uzaklaşmana bakılırsa, bunu sen değil, bünyen istiyor. Fakat bu defa geçen seferki gibi olmasını istemiyordum. Ayağa kalkıp Shou'ya doğru ilerlerken elini tuttum. Zira benden daha fazla uzaklaşmasını istemiyordum. Üstümdeki trikonun boğazını sağ omzumu tamamen açacak şekilde aralarken Shou'nun kaçmaması için Nyx'e yalvarıyordum.
"Sanırım buna ihtiyacın var.. Haydi, durma.. Yemin ederim canımı yakmıyor.. Hem, biz Damgalandık, unuttun mu? Şu durumda bundan daha normal birşey yok aşkım..."
derken olabildiğince kendimden emin durmaya gayret ediyordum.Ben bunları söylerken odamın kapısı çaıldı ve içeri gözüme aşina olan bir çocuk girdi. Pekala, sanırım onu en son revirde görmüştüm.
"Uzak dur... Acikmis. Ona kan gerekli. Ben veririm. "
Hey! Bir saniye.. Durumu açıklamadan önce gözlerimi devirerek iç geçirdim ve omzumu açıkta bırakan trikoyuişaret ettim. Alo? Ben de tam olarak onun açlığını gidermek üzereydim.. Gerçi ona kızmamalıyım, sonuçta oda bir kırmızı çaylak ve Shou'nun bana zarar vermesinden korkuyor olabilir. Ama işte bu noktada da, birkez daha 'Alo?' diyorum. Shou bana asla zarar vermez. Aksi takdirde nabzımı duyunca benden kaçamazdı.
"Ah, bende tam olarak bunu yapmaya çalışıyordum.. Olay şu ki, biz daha önceden de damgalanmıştık ve senin kanını içerse damgalanmamız bozulur, ki bu da ikinizin damgalanması anlamına gelir. Onun yerine, benim kanımı vermem daha doğru değil mi?"
diye sorarken olabildiğince sakin ve tane tane konuşuyordum. O da beni onayladıktan sonra bir kez daha gülümsedim.
"İstersen burada kalabilirsin. Yani, benim için tehlikeli olmadığını örmek istersen, demek istedim.."
O benim dağınık yatağımın kenarına otururken, Shou'ya döndüm.Gözlerindeki kırmızı parıltıyı yoksaymaya çalışarak,
"Eğer sen yapmazsan, korkarım bunu benim sana yaptırmam gerekecek, sevgilim.."
derken tırnağımı boynuma bastırıyordum. Bilirsiniz, vampirlerin[ve çaylakların] tırnakları normal insan tırnağından daha keskindir. Herneyse, boşta kalan elimle başını boynuma yaslarken, inlediğini duydum. Ahh, bu en az onunki kadari benim içinde baş döndürücüydü. İçimde çeşit çeşit duygular uyanırken, kafasını daha fazla yaslamak, onu doyasıya koklamak ve öpmek istiyordum.. Gerçi bu isteğimi gerçekleştirmem pek uzun sürmedi. Ellerim onun göğsünde ve boynundaydı. O dilini değdirdiği anda daha fazla akan kanımı yudumlarken, sevgi sözcükleri fısıldıyordum kulağına. Ah, Nyx... Bu anın yıllar boyu sürmesini öyle çok isterdim ki... | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 9:55 pm | |
| Ah hayır. Boynu açık değilken bile yeterince koku duyuyordum. Şimdi sağ omzuna kadar çektiği kıyafeti boynunu çıplak bırakmıştı.
"Sanırım buna ihtiyacın var.. Haydi, durma.. Yemin ederim canımı yakmıyor.. Hem, biz Damgalandık, unuttun mu? Şu durumda bundan daha normal birşey yok aşkım..."
Gözlerimi onun boynundan zar zor ayırıp yüzüne baktım. Gözlerinden akan şefkat kalbimi yıkıyordu. Sonra bünyem tekrar gözlerimi onun boynuna kitledi. Bir şeyler söylendiğini duyuyordum ama algılayamıyordum. Beynime ulaşabilen tek ses Keiko'nun kalp atışlarıydı. Ağzım sulanıyordu, evet, ama bunu yaparsam kendimi affedebileceğimi sanmıyordum. Gerçi bünyem kendimi affedip affetmememi umursamıyordu ya... Tırnağıyla kestiği boynunda oluşan ince, kırmızı çizgi karşısında bünyeme daha fazla karşı koyamadım. Onun elinin de yardımıyla başımı onun boynuna yasladım. Dilimi onun boynundaki kesiğe değdirmemle hızla ağzıma dolmaya başlayan kan zaten kontrol etmekte zorlandığım beynimi iyice kontrolden çıkartmıştı. Kulağıma fısıldadığı sevgi sözcüklerini duyabildiğimden emin değildim açıkçası. Aklımı yavaş yavaş toplarken ellerini göğsüme ve boynuma koyduğunu fark ettim. Aldığım müthiş haz beni delirtiyordu. Açlığımın geçtiğini fark etmeme rağmen kendimi durdurmak istemiyordum. Ama durdurmam gerektiğini biliyordum. Dilimi son bir kez daha kesikte gezdirdim ve yaranın kapanmasını sağladım. Başımı onun boynundan çekerken yüzündeki gülümseme canını acıtmadığımı gösteriyordu. Ama bu pişman olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Onun kanını tekrar içmeyeceğime söz vermiştim kendime. Ben henüz sözünü bile tutamayan bir gerizekalıyım.
"Ben... Özür dilerim aşkım. Senin kanını tekrar içmemeliydim. Yani... Ah lanet olsun!"
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Onun canını acıtmak istemediğimi söylesem, acımadığını söyleyecekti bana. Bundan eminim. Ama bir türlü içim rahatlamıyordu işte. -Ve tekrar- Lanet olsun! Yüzündeki gülümseme pişmanlığımı azaltmıyor ne yazık ki... | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 10:49 pm | |
| Dilini son bir kez boynumda gezdirmesiyle vücudumdan geçip giden ürperti, beni kendime getirmişti. Daha demin duyduğum hazla yüzüme bir gülümseme yerleşmişti. Lâkin aynısını Shou'da göremiyordum...
"Ben... Özür dilerim aşkım. Senin kanını tekrar içmemeliydim. Yani... Ah lanet olsun!"
Evet, bende beraberinde bir göz devirme ve kocaman bir iç geçirme getiren lanet okumuştum içimden. Gözünün önündeki saç tutamlarını çekip, kollarımla onu kendime doğru bastırırken, başımı göğsüne yasladım.
"Senin buna ihtiyacın vardı, aşkım.. Ve bir daha ihtiyacın olduğunda yine seve seve sana kanımı verebileceğimi biliyorsun.. Ve bana göre başkasının kanını içmen daha kötü olurdu... En acısız- ve en güzel^^ - yoldan benim kanımı içmen daha doğru olur..."
Ahh, o pişmanlık yüklü gözlere bakamıyorum. Bakıpta, onuda üzdüğümü düşününce kalbim tuzla buz dönüşüyor resmen. Fakat bir yandan da, onun için iyi bir şey yaptığım için seviniyorum.. Nyx, şöyle bir durumda düşüncelerimi fade etmem hafif meşreplikten başka bir şekilde adlandırılamaz. Dudağımı dudaklarına bastırmam için hafifçe başını eğmem gerekti, zira şu anda dudaklarım onun omuz hizasını geçecek yükseklikteydi... Dudaklarıda kendisi gibi harikuladeydi... [rpgci notu:Yani..Bunu bilmeyen ölsün artık lütfen.. Kaç kez 'hentai çekme' çabalarındayken bu noktaya değindiğimi bir nyx, birde shou bilir...Ha, birde yüksek rahibeler... Zira hentaiye en yakın olduğumuz zamanı gördüklerinden o anda tamamen bihaberdik..xDxD] | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Perş. Ocak 21, 2010 11:53 pm | |
| Benim pişmanlık dolu gözlerime bakamıyordu bile. Heh...
"Senin buna ihtiyacın vardı, aşkım.. Ve bir daha ihtiyacın olduğunda yine seve seve sana kanımı verebileceğimi biliyorsun.. Ve bana göre başkasının kanını içmen daha kötü olurdu... En acısız- ve en güzel^^ - yoldan benim kanımı içmen daha doğru olur..."
Belki de haklıydı. Eninde sonunda birinin kanını içecektim sonuçta. Ayrıca bana kızgın olmadığı da belliydi. Eğer ona acı çektirseydim yüzünde böylesi bir gülümseme olmazdı, değil mi? Dudaklarıma kondurduğu öpücük tüm endişemi alıp götürmüştü. Artık buna şaşırmıyordum. Onu öptüğüm ilk andan beri bunu yaşıyordum. Dünyanın sonu gelse onun dudakları unuttururdu bunu bana. Ellerimi onun yanaklarına koydum. Dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Dudaklarımız her temas ettiğinde dünyadan soyutlanıyordum. Evet, en iyi tasfir bu olsa gerek.
out: ah lanet olsun. çok kısa ve akıcılıktan gayet yoksun oldu. öldürün beni T_T | |
| | | Keiko Kitagawa
Mesaj Sayısı : 167 Kayıt tarihi : 22/12/09
Kişi sayfası Değişim: (70/100) Vampir gücü: (96/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Cuma Ocak 22, 2010 12:36 am | |
| Öpüşmemiz her geçen saniye daha da hararetlenirken, bende kendimi iyice Shou'ya bırakıyordum. Onun elleri benim yanaklarımdayken, bende kollarımı omzunun üzerinden dolamıştım. Biz iyice dudaklarımızı bastırıp kendimizi kaybederken, Can'ın ayaklandığını göz ucuyla görmüştüm. Tamam, öpüşmemiz bizim için oldukça ateşli olabilirdi, ama dışarıdan bunun nasıl göründüğü hakkında hiçbir fikrim yok. Pekte umurumda değil hani... Zira Shou'nun yanında-ve kollarının arasındayken- tattığım mutluluğu kimseyle paylaşmak gibi bir niyetim yok. Bu sırada kapının kapanma sesinden Can'ın çıktığını anlayınca, hem can'a hem de nyx'e sessiz teşekkürlerimi ilettim. Nyx'in Can'ı çıkması için iç ses olarak uyardığı, ve Can'ın da bu uyartıya uyduğu için elbet.
Öpüşmemiz giderek bana Tapınak sahnesini hatırlatsa da, sonunun öyle bitmemesi için yalvarıyordum. Gerçi tapınak gibi halka açık bir yerde sonunun öyle bitmesi muhtemeldi zaten, fakat bırakın da kendi odamızda aynı şeyi yaşamayalım canım! Herneyse, Sookie'ninde gelip herşeyin içine etmesini beklemek yerine kapıya bir 'rahatsız etmeyin' yazısı mı assak? Fena fikir değil, gerçi bu 'gelmeyin' yerine 'içeri girinde ne olduğunu görün' tarzı bir his uyandırıyor insanda... Evet, insan mantığı ters orantıyla işliyor sanırım... Özellikle bizim şu anki kısık kısık inlemelerimizi duyan birinin 'noluyor hülen burda' tarzı içeri dalmak gibi bir kabalığı göstereceğini pek sanmıyorum, zira bu okuldaki çaylakların tümü sütten çıkmış ak kaşık değil. Neyse, Shou'nun kollarından sıyrılıp kimsenin olmadığından emin olana kadar beklemeyeceğim elbet. Can zaten çıkarken kapıyı sıkıca kapatmıştı , değil mi? Ayrıca, eninde sonunda buralardan bir çaylak geçecekti. Dualarım, kapının önünden geçenlerin hafif meşrep olduklarından içeri girmeye tenezzül etmemelerinden yanaydı... | |
| | | Shou Shuichi
Mesaj Sayısı : 146 Kayıt tarihi : 27/12/09
Kişi sayfası Değişim: (55/100) Vampir gücü: (86/100) Sağlık: (100/100)
| Konu: Geri: Oda No : 1 Cuma Ocak 22, 2010 1:28 am | |
| Kollarını benim boynuma dolamış ve ,sanırım benim boyun ağrısı çekmemi istemediği için, parmaklarının ucunda biraz yükselmişti. Dudaklarımız bir daha hiç ayrılmak istemiyormuş gibi birbirine kenetlenmişken Can'in odadan ayrıldığını hayal meyal hatırlıyorum. Pekala bunun için Can'e teşekkür etsem iyi olur. Zira o buradayken... Öhüm. Her neyse.. Olayların tapınakta olduğu gibi bitmesi beni tedirgin etmiyor değildi. Keiko'nun da bu yüzden rahatsız olduğu belliydi. Hey unutmayın! Biz damgalandık. Ve aramızdaki bağ gerçekten -gerçekten gerçekten- güçlü olduğu için onun ne hakkında endişelendiğini bile hissedebiliyorum. Ancak bu sefer içimden bir ses geçen sefer ki gibi rezil olmayacağımızı söylüyor. Ellerim onun beline doğru kayarken yanlış bir şeyler yapmadığımdan emin olmak için yavaş davranıyordum. Her şeyi iki kez düşünüp Keiko'yu rahatsız etmeyeceğinden emin olduktan sonra uyguluyordum. Ancak Keiko hâlinden memnun görünüyordu. Dudakları hâlâ benim dudaklarımdaydı, ve en ufak bir tereddüt yoktu. Ah Keiko'm... O kadar iyi ve mükemmelsin ki... out: OMG! öbüründen de kısa oldu! ciddiyim, öldürün beni! | |
| | | | Oda No : 1 | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|