Oda No : 2

out: Bişi demedimki ikiz Lane olsun çenemi kapasam iyi olacak, hem Necoco'yu vermek istemiyorum hemde.. Ughh, Tail and Dick'e katlanamamxD

out: ahaha biliyorum ikiz v.v
in:
Ah pekala. Yatağıma oturmasına bir şey demedim ama yatması... Önceki durumda bunu bir şekilde Keiko'ya açıklayabilirim ama şu anda?! Keiko bana asla inanmaz. Ah Tanrıça'm!

''Eminim tuhaf biri olduğumu düşünüyorsun''

Elimi başımın arkasına atıp saçlarımı karıştırmaya başladım. Yüzümde alaycı ve bıkkın bir ifade vardı.


"Ehem... İnan bana benden daha tuhaf olamazsın. Zira yıllarca tek bir kızı sessizce izleyebilmiş nadir erkeklerden biriyim."

Ouch! Lanet olsun! Bunu kimse bilmiyordu! Neden ve nasıl bir anda öylesine söyledim ben?? Keiko'nun kulağına giderse haftalarca benimle dalga geçer![<.<']Ve elbette ki hemen konuyu değiştirme çabalarına girdim.


"Ihm... Eee? Ne zaman geldin Gece Evi'ne? Yenisin sanırım. Seni daha önce buralarda görmedim yani..."

Ah evet biliyorum. Ben 'Dünyanın En Şapşal Erkeği' yarışmasından yıldızlı pekiyi alabilecek derecede şapşal birisiyim.

"Ehem... İnan bana benden daha tuhaf olamazsın. Zira yıllarca tek bir kızı sessizce izleyebilmiş nadir erkeklerden biriyim." demişti şaşırdım. Hormonlarının durumu sağlam mı bari demek geliyordu içimden.. Daha sonra konuyu değiştirmek için "Ihm... Eee? Ne zaman geldin Gece Evi'ne? Yenisin sanırım. Seni daha önce buralarda görmedim yani..." dedi. ''Evet yeniyim'' dedim hızlıca ve esas söylemek istediklerimi söylemeye başladım''Beni iki de bir Keiko'nun varlığını hatırlatacak kadar önemsediğini bilmiyordum'' dedim benden bu dobralığı bekliyor gibiydi suratını buruşturdu ''İstemediğin sürece seninle yatmam Shou,korkma'' dedim işte buna şaşırmıştı gine bir çocuğun ifadesi ile bana bakıyordu,gergindi. Bu sefer yatağından kalktım ve yanına gidip oturdum daha da tuhaflaşmaya başlıyordu..

Out : Yanına gidip oturmam yanlış anlaşılmasın lütfen xD

Hızlı bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Ki söylediklerini algılamam daha da geç sürmüştü.

''Beni iki de bir Keiko'nun varlığını hatırlatacak kadar önemsediğini bilmiyordum''

Tam böyle bir amacım olmadığını söylecektim ki tekrar konuşmaya başladı.

''İstemediğin sürece seninle yatmam Shou,korkma''

Evet işte geliyor.

"HIEEEEKKK???!!!"

Çektiğim bu kocaman 'hiek' ifadesini asyalı olmama vurmasını bekleyemeyecek kadar şaşırmış ve telaşlanmış haldeydim.

"Hay-!Ben!Öyl-..Hay-!"

Bir şeyler geveleyip duruyordum ama ne dediğimin açıkçası ben bile farkında değildim. Gelip yanıma oturduğunu fark etmem -yine- çok geç sürmüştü. Sonunda kadar açılmış gözler ve sürekli bir şeyler demeye çalışan ama beceremeyen bir ağızla, evet, şapşallık sertifikamı bekliyorum artık. Ah pekala... Cidden berbat bir konuşmacı olduğumu biliyorum, ama şu anda kendimi bile aşmış durumdayım.

out: Ah lanet olsun! rplerim iyice berbatlaştı! İKİZ ÖLDÜR BENİİİİİĞĞĞ T_T

Ahh.. Hala birilerine yakalanmadan kendi yatakhanemden çıkıp Shou'nun yatakhanesine sıvışabildiğime inanamıyorum.. Gerçi buraya geldiğimde kızardığımı ve adımlarımı yavaşlattığımı itiraf etmeliyim, zira daha önce erkekler yatakhanesine hiç gelmemiştim.. Garip bir tırsma ve ürküntü eşliğinde, Shou'nun odasını arıyordum. Ne yalan söyleyeyim, şu an koridorlarda hüküm sürdüren sessizlik, sadece benim ayak seslerimle bozuluyordu. Ve bu biraz garibime gitmişti benim.. Pekala, moronca bir düşünce olduğunu biliyorum ama burayı daha farklı hayal ettiğimden sözüme 'ne yalan söyleyeyim' diye başladım. Demek istediğim, hala buranın aslında laneten bir yatakhane olduğunu düşünemeyecek kadar toyum sanırım.. Ughh...">.>

Sonunda Shou'nun oda numarasını bulunca, içimdeki ürperti sıcak bir yel ile savrulup gitmiş, aynı yelin getirdiği sıcacık bir rahatlama duygusu onun yerini almıştı. Sorun şu ki, zaten okulda yeterince dedikodu dolanıyor.. Gerçi dedikodu yapmakta pekte haksız değiller.. Sonuçta ikimizde Karanlık Kızlar Ve Erkekler'e mensuptuk. Ayrıca ben mavi, o kırmızı çaylaktı. Ve hiçbiri bizim aşkımızın zilyonda biri kadarını bile kendinde bulamamıştır.. Ve birlikte olmaya başladığımız güne kadar, ikimizde o kadar içine kapanık insanlardık ki.. Belkide o zamandan beri birbirimize hayran olduğumuzun farkındaydılar. Fakat bu, birlikte yaptığımız her hareketin anında dedikodusunun çıkması için yeterli değil. Evlenmeyi kararlaştırdığımız günden beri artan dedikodulara pek kulak astığımı söyleyemem, zira Shou yanımdayken değil okul ahalisi, tüm dünya bile umurumda değil fakat bu saatte erkekler yatakhanesinde bulunduğum görülürse bu iş sadece çaylakların arasında kalmaktan çıkabilir. Ve bir daha ne kendi başımı, ne de Shou'nun başını yakmamaya yeminli olduğumdan, kapıyı hızla iki defa tıklatarak cevap gelmesini beklemeden içeri girdim. Kapıyı örttükten sonra kolona yaslanarak derin bir nefes aldım. Arkamı döndüğümde ise, dağınık bir oda ve afallamış olan Shou ile burun buruna geldim.

Onu görmeyi -her zaman oluğu gibi- ne kadar özlediğimi, ve tekrar kollarının arasında olmak iin nasıl hasret çektiğimi bir ben, birde Nyx bilir... Tam bunu Shou'ya da gösterecektim ki... Ughh, sol yanağının simli bir maddeyle ıslanmış olduğunu farkettim. Elimle yüzünü sildiğimde bunun bir parlatıcı olduğundan hiç bir şüphem kalmamıştı.. Lanet olsun, aynısından bende de vardı.. Nasıl yanılabilirdim ki?!...

outr: Senin için sorun değil, ama ben kafanı kırarım, dimi Shou?xD
bkz: duyurular-Anlaşmalı rpg

out: pekala.. ölmeli miyim?
in:
Ben afallamış bir şekilde karşımdaki duvara bakarken kapının tekrar açıldığını duydum. Yine Jane'in gelmesinden öyle korktum ki o tarafa bakamadım bile. Yine de gözlerimi alıkoyamadım gelen kişiden. Ah Keiko! Onu o kadar özled- Ov... Lanet olsun! Ya dışarıda Jane ile karşılaştıysa? Ah ölümümün ilanıdır! Yanıma geldi ve şüpheci gözlerle[sokka mode dimi ikiz? xD] bana baktı. Eliyle yanağımı -Jane'in daha dein öptüğü yeri- sildi. Ah lanet olsun! Şu kızlar neden ruj kullanırlar ki?

Yüzümdeki suçlu çocuk ifadesini silmeye uğraşmadım. Bunu yapamayacağımı biliyordum. Keiko'nun yanında hiç bir zaman rol yapamıyorum zaten. Heh... Drama derslerinde sınıf sonuncusu olmama şaşmamalı. Ah her neyse... Hiç bir zaman aklıma gelmeyen dersler şimdi mi su yüzüne çıkıyor yani? Benden beter bir öğrenci yok. Ciddiyim!

Yüzümdeki suçlu ifadeyi sevimli ve -her zaman ki gibi- şapşal bir gülümsemeyle taçlandırdım. Ne diyebilirdim ki? 'Açıklayabilirim!' mi? Olmayan bir şeyi nasıl açıklayabilirim ki? 'Biz konuşuyorduk ve birden beni yanağımdan öptü.' mü? Meeh... 'Benim bir suçum yok!' mu? Geç bunları...

out: Evet ikiz, sokka mode onxD.. Gönül isterdi ki sana harem no jutsu yapayım, ama tam bir trajedinin ortasındayız^^; Ve hayır, o kadarına dayanamazdım

in:

Kollarımı göğsümün altında kavuşturup azarlayıcı ebeyen bakışlarımı[Evet... bilirsiniz işte; dudak bükük, gözler kısık ve açıklama bekleyen, fakat 'Tek-Hareketinde-Üstüne-Uçarım'vari [tarzı] bir bakış..xD] Shou'nun gözlerine dikmiştim.. Birbirimize karşı hiç yalan söylemediğimizi bildiğimden ağzını açıpta tek kelime etmemesine şaşırmamıştım.. Gerçi en azından bu güne kadar ortada bir yalan olsada haberim yokmuş. Tek bildiğim, bu her kimse, benim gazabımla karşılaşmayı asla istemeyecek olmasıydı. Yani, Shou'nun yüzünü simli parlatıcılarla boyamak gibi bir fantezisi olmadığını hepimiz biliyoruz, değil mi?

Vee, sanırım elindeki son kartı oynadı. Ah, sanırım 'sona sakladığı en iyi kart' demeliyim... En büyük zaafımı harekete geçirmişti, kendisini. Ve buna artı olarak yüzünde o tanıdık ve içimi eriten çocugülümsemesi vardı.. İçimden bir ses 'her ne olmuşsa unut ve kendini O'nun kollarına at, budala...' desede lanet olasıca beynim ' En azından bir açıklama almalısın, şimdi derhal devir o gözleri!' diyordu. Maalesef beynimin komutuna uymak zorunda kaldım, aksi takdirde Shou'nun Yu-Gi-Oh!'taki gibi ard arda en iyi kartlarını oyuna sürmesine biraz daha bakacak olursam, ona tapabilirdim. Ve biliyorum, ben-tam-bir-moronum.>.>

Fakat bu duygular bir yana, o anki duyduğum kıskançlık nasıl içimi kemiriyordu, anlatamam. Yani, alo? Ben Shou'nun elinde koca bir çamaşır sepeti taşırkenki halinden bile etkilenen bir kadınım[Uhhmm.. Uzun bir kelime dağarcığı fırtınasından ve olanları gözden geçirdikten sonra, kadın kelimesini daha uygun olacağını düşündüm. Nedeninide zaten biliyor olmalısınız, değerli okurlarımxD] ve Shou'ya Starbucks'ta bakan gthic tipleri bile kıskandım.. Demek istediğim, böyle hoş olmayan duygularda dahil tüm hislerimi ayağa kaldırabilen birini paylaşmak? İşte, al sana bir sinir krizi daha! Bunun düşüncesi bile beni pancar gibi kıpkırmızı yapıp sinir küplerine bindirebiliyorsa, biraz daha erken gelip olanları gözlerimle görseydim ne yapardım merak ediyorum.. Ahh, ortalığı birbirine katacağım kesindi de...

Ah; hayır, hayır, hayır! Hani gülümsemesi son karttı? O zaman bile gözlerimi zorla ondan söküp anca devirebilmiştim.. Peki ya şimdi? Benim yüzümden ağlıyor ve yumruklarını kanatıyordu.. Nyx, ben dünyanın en moron sevgilisi unvanını almaya yeterince hak kazanmadım mı? Daha ne gibi moronluklar yapmama izin vereceki göz yumacaksın? Bir an önce şu lanet sertifikamı[işaretimin dolması/moronluk sertifikam] alıp buradan defolmayı öyle istiyorum ki!

Kendimi daha fazla tutamam artık.. İster istemez ke.. Hey, durun biraz.. Sabahtan kendimi onun kollarına atmak istiyordum zaten.. Öhüm.. Gayet istekli, Shou'ya bu denli acılar çektirebilmeyi başardığım için gayet üzgün ve budala bir şekilde sarıldım ona. Deli gibi sıkarak kanattığı yumrumklarını açıp kanlı ellerini tuttum. Zira ellerim ellerindeyken daha fazla yumruklarını sıkıp benim yüzümden kendine zarar vermeyeceğini biliyorum.

Ellerimi çekmeden, başımı göğsüne yasladım[anca oraya kadar gelebiliyor boyum zaten>.<]. Onun gözyaşları saçlarımı, benimkiler ise onun göğsünü ıslatıyordu. Ve o beni, bende onu üzdüğümüz için ağlıyorduk..


out: İKİZZZZZ!! ÇOK KISAA OLDUUUĞĞĞ!!!....T.T.T.T.T.T.T

Kapıyı çarpıp çıkacağını düşünmüştüm. Ama aksine, bana sımsıkı sarıldı. Akan gözyaşlarını fark ettiğimde telaşla başını kaldırdım ve yaşları sildim. Buruk bir gülümseme ile tekrar ona sımsıkı sarılırken kulağına sevgi sözcükleri fısıldıyordum. Ah Nyx! Sana şükürler olsun ki Keiko beni bırakıp gitmedi. Ve beni hâlâ seviyor ki yanaklarımdan süzülen gözyaşına eşlik ediyor onun kristal parlaklığındaki yaşları.

"Özür dilerim aşkım. Her şey için..."

Fısıltı şeklinde çıkan bu kelimeleri ancak Keiko duyabilirdi. Ama bu da yeterdi zaten. İnsanlara daha fazla dedikoduluk malzeme vermekten bıktım. Şükürler olsun ki geçen gün aramızda 'geçenleri' henüz bilmiyorlar. Ve bilmeleri için can attığımı da söyleyemem [^^']

İki elimle yanaklarını tutup bana bakmasını sağladım. Islanmış kirpikleri gözyaşları sayesinde parlıyor, ve kirpiklerine kritalimsi bir hava katıyordu. Bu hâliyle bir tanrıçayı andırıyordu bana. Uzanıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Ah Nyx, sana yalvarıyorum; Keiko'yu benden sakın ayırma.

out: ikiz biliyorsun çok kısa oldu ve beni öldür demekten usandım. ama bu sefer mazeretim var merve bir türlü yazdırmıyor XD gıdıklayıp duruyor beni T_T

ağut: sansür koymamın zamanı geldi bence bitiminden kontinyu
in:
Keiko'nun başı benim göğsümde, benim elim onun saçlarının arasındaydı. Bir yandan onun saçlarını okşuyor, bir yandan da onu ne kadar sevdiğimi ve onu üzmenin hayatımdaki en aptalca şey olduğunu düşünüyordum. Ah Tanrıçam ben ne ara onu ağlatacak kadar gerizekalı biri oldum? Lanet olsun! Başımı eğip Keiko'nun saçlarını öptüm. Bu kanatsız meleğin ağlamasına neden olan bir gerizekalı olmak; ahh cehennemin en dip köşesinde yanmayı hak ediyorum! Nasıl onu üzebildim ben hâlâ aklım almıyor. Evet, şu anda tüm düşüncelerim dönüp dolaşıp yine bu soruya bağlanıyor. Lanet olsun, başımı ağrıtıyor bu aptallığım.

Derin, sıkıntı dolu bir nefes aldım. Bir yandan da -damgalanmış olmamız yüzünden- içimdeki hissi Keiko'nun duymaması için Nyx'e yalvarıyordum.

"Keiko. Sana yemin ederim bir daha seni asla üzmeyeceğim."

Bu sefer sözümü tutacağımdan hiç şüphem yok. Yani şu kan içmeme meselesi gibi olmayacak. Bu sefer kararlı ve eminim. [Peh... Geçen sefer de böyleydim ya güya...]

Aman tanrım! Nasıl olmuştu da ilk ve tek günde iki kez cinsel etkileşimde bulunabilecek kadar sapık biri oluvermiştim? Onu bırakın, ya eğer bu sonuncusunu yanlış anlamışsa? Yani, onu kırmamdan sonra bir özür olarak onunla yatacak kadar alçaldığımı düşünmesi!... Nyx, bunun olmaması için yardım et.Shou'yu seviyorum ve gözünde seks manyağı veya hafif meşrep gibi bir görüntü çizmek istemiyorum.. Hele ki ilk günden itibaren!...

Shou'nun iç geçirmesiyle, içimde bir ağırlık hissetmitim. Bu onun hisleri miydi yoksa? Ah, onun hisleri hep böyle ise o olmak zor olmalı.. Hem bu kadar mükemmel, hem de bu kadar sıkıntılı olmaktan bahsediyorum...

"Keiko. Sana yemin ederim bir daha seni asla üzmeyeceğim."

Ahh... Bir saniye, bir saniye! Benim demin düşündüğüm şeylerin aynısını oda düşünüyor olabilir miydi? Veyahut demin olanları? Ahh, onu kırdığım ve incittiğim o kadar nokta var ki, hangisi olduğunu ayırt etmeye çalışırken dudaklarımı kemiriyordum..

' Beni üzmeyi bir an bile doğru dürüst beceremiyorsun, sevgilim. Aksine bana çok, çok daha iyi geliyorsun..'

bunları söylerken sesime kattığım samimiyet, içtenlik, ve anlayışla gerginliğinin biraz olsun azalmasını ummuştum. Zira her beynimizi kalbimize emanet ettiğinde böyle hissetmeye devam ederse, onu üzmemek namına gerekirse bunu yapmayıp kendimi onun harikuladeliğinden esirgeyeceğim... Hayır hayır hayır! Ondan ayrılacağım demiyorum, onunla bu tür ilişkimizi onu üzmeyi bırakana kadar keseceğim diyordum. Aksi takdirde onun, benimde kendi kendimizi yiyip bitirdikten sonra dayanamayıp hayata gözlerimizi yumduracak bir senaryoyu göz göre göre kabul edemezdim, değil mi? En azından bir kez daha Shou'nun son nefesini vermesi gerektirecek bir şeyi..


outr: İkiz, bu rp'nden sonra yapmayı planladığım şeyi yapmayı planlıyorum[bu ne lanxD].

out: ok ikiz ok. zaten her şeyi en baştan yazıyorum sinirliyim -_- eh rp o kadar beklerse olacağı buydu işte -_-
in:
Ah Tanrıçam bu kız dudaklarını kemirirken bile o kadar tatlı ki onu öpmemek için kendimi zor tutuyorum.

' Beni üzmeyi bir an bile doğru dürüst beceremiyorsun, sevgilim. Aksine bana çok, çok daha iyi geliyorsun..'

Onun sesini duymak -yine- benim içimdeki tüm sıkıntının kuruyup, benim onlardan arınmamı sağladı. Keiko nasıl bir kızdır, Nyx, her hâliyle bu kadar harikulade bir fekaladeliğe sahip bir insan -daha doğrusu çaylak- nasıl var olabilir? Ah Nyx, sana binlerce -hayır, milyonlarca. Hayır yetmez! Zilyonlarca!- kez şükrederim bu arpsız, kanatları kırık meleğin başına bela olmama izin verdiğin için. Gülümsedim. Bu sunî ve sırf gülümsemiş olmak için yapılan o dudakları yukarıya doğru bükme hareketi değildi. Bu gayet samimi ve içimi dolduran huzurun görüntüme yansımasıyla kendini belli eden bir gülümsemeydi. Sesime kattığım alaycı ve şaka dolu ton da bunun ispatı değil miydi zaten?

"Eee? Beni cidden Jane'den kıskandın mı?"

Keiko'nun kızarmasıyla benim kahkahayı koparmam bir olmuştu. Ah Nyx bu meleğin dünyaya inmesine izin verdiğin için sana -tekrar- zilyonlarca kez şükrederim. Keiko kıpkırmızı olan suratıyla gözlerini benden kaçırırken ben yataktan kalktım ve giyinmeye başladım. Kazağımı da üstüme geçirip tam Keiko'ya döndüm ve o bana şaşkın şaşkın bakarken dudaklarından uzun ve hararetli bir öpücük aldım.

out: Belirlediğimiz kurgu doğrultusunda yazdım. Yani kafama göre takılmıyorum bazı kişilerin aksine -_-'

out: o şu anda açık değil. ama onun yerine ben cevaplayayım. evet kırmızı vampir olucak. tabii kurgumuzu tamamladığımızda.

Aslında okuyoruz ama durumlar çok önce olduğu için yeniden açıldığını düşündük. Ve karanlık kızlrdan -1 ile kırmızı çaylaklara +1 transfer olabileceğimi sanmıştımxD Neyse, sorun değil.. Editleriz şimdi..

Kusura bakmayın ama siz de görüyorsunuzdur hep aynı gruplara talepler var. (:
Alımlar tekrar başladığında yaparsanız kurgunuzu isterseniz. (: